16 Eylül 2006 Cumartesi

Hayatın İnsan Formu Tanrı Farkındalığını İfade Eder....


Her düşünceli insan temel soruyu sorar,” Hayatın amacı nedir?” Maalesef, mükemmel doğruyu bulmamızdaki zorluk, binlerce birbiri ile çakışan dinler, felsefeler ve bunların yandaşlarının bizim sadakatimiz için yarışlarıdır. Şrila Prabhupada burada bazı basit ve aydınlatıcı öğütler vermektedir.

Bugünün konusu Tanrı ile olan ilişkimizdir. Bu kendi kendine farkına varmaktır. Kalbi temizlediği için,
sankirtana hareketi kendi kendine farkına varmanın en kolay yöntemidir. Kimliğimizin yanlış anlaşılması aklın aynasını kaplayan toz sebebiyledir. Toz kaplı bir aynada kişi kendisini göremez. Fakat ayna temiz ise, kişi kendini görebilir. Böylece Meditasyon da kalbi temizlemenin bir yöntemidir. Meditasyon kişinin Tanrı ile olan ilişkisini anlamaya çalışmasını ifade eder.
Kontakt haline geçtiğimiz her şeyde bir ilişki vardır. Bu minder üzerinde oturduğum için, ilişki ise ben oturacağım ve minder beni tutacaktır. İlişkileriniz var. İngiliz veya Hintsiniz böylece toplumunuz ile, aileniz ile, arkadaşlarınız ile bit ilişki var. Peki bizim Tanrı ile ilişkimiz nedir? Herkese tek tek sorsanız, sadece çok az insan Tanrı ile ilişkisini açıklayabilecektir. Derler ki : “Tanrı nedir? Tanrı ölüdür. Tanrı’ya inanmıyorum ki ilişkiden konuşayım.” Bu kirli şeyler kalplerini örttüğü için, onlar göremezler.Her şey ile bir ilişkimiz varken neden Tanrı ile olan ilişkimizi anlamaya çalışmayız? Bu çok zekice mi? Hayır. Bu cehalettir. Bu maddi dünyadaki bütün canlılar maddi doğanın üç hali ile örtülmüştür. Bu yüzden Tanrı’yı göremezler. Tanrı’yı anlamazlar veya anlamaya çalışmazlar. Fakat Tanrı oradadır. İngiltere’de sabahları sis vardır, bu yüzden sisin arkasındaki Güneş’i göremezsin. Ama bunun anlamı Güneş’in var olmadığı mıdır? Güneş’i göremezsiniz çünkü gözleriniz örtülmüştür. Fakat eğer dünyanın başka bir yerine mesaj çekerseniz, onlar Güneş’in orada olduğunu söyleyeceklerdir. Biz göremiyoruz. “Göz kamaştırıcı, çok parlak.” Tanrının varlığını inkar ettiğinizde ya da Tanrı ile olan ilişkinizi araştıramadığınızda, bu sizin bilgiden yoksun olduğunuz anlamına gelir. Tanrı yoktur değil, biz eksiğiz. Güneş örtülü değildir. Güneş örtülemez. Sis veya bulut Güneş’i örtecek güce sahip değildir. Güneş çok büyüktür ! Bu dünyadan defalarca kat daha büyüktür ve bulutlar sadece on, yirmi veya yüz millik alanı kaplar. Böyleyken bulutlar nasıl Güneş’i örter? Hayır. Bulutlar Güneş’i örtemez. Bulutlar sizin gözlerinizi örter. Bir düşman geldiğinde tavşan kendini savunamaz, gözlerini kapatır ve düşünür “Düşmanım şu anda gitti.” Benzer olarak, biz de Tanrı’nın harici enerjisi ile örtülüyüz ve düşünüyoruz “Tanrı ölüdür”
Tanrı üç çeşit enerjiye sahiptir. Vişnu Purana’ da Tanrı’nın enerjilerinin tanımları vardır ve Vedalarda ve Upanişadlarda, Tanrı’nın enerjilerinin tanımları vardır. Parasya şaktir vividhaiva şrüyate (Şvetaşvatara Upanişad 6.8). Sakti enerji demektir. Tanrı’nın çoklu enerjileri vardır. Vedalarda, “Tanrı’nın yapacak bir şeyi yoktur.” Biz çalışmak zorundayız çünkü var olmamız için gerekli—yemek yemeliyiz, bundan hoşlanmayı dileriz, —fakat Tanrı neden çalışmalıdır ki? Tanrı çalışmak zorunda değildir. Sonra bu evreni Tanrı’nın yarattığını nasıl söyleriz? Bu çalışma değil midir ? Hayır. Öyleyse nasıl meydana geldi? O’nun çeşit çeşit enerjileri o kadar güçlüdür ki, doğal olarak hareket ediyorlar ve bilgi dolular. Bir çiçeğin nasıl açtığını, büyüdüğünü ve sistematik olarak çeşitli renklere büründüğünü görebiliyoruz : bir yanda küçük bir nokta, diğer yanda küçük bir nokta, bir yanda beyaz, diğer yanda daha fazla beyaz. Kelebek te böyle bir sanatkar simetri gösterir. Bütün bunlar boyanır, fakat mükemmel bir şekilde, nasıl olduğunu göremeyeceğimiz bir çabuklukta. Nasıl olduğunu anlayamayız ama bu Tanrı’nın enerjisi ile olur.Bilgi eksikliği sebebiyle insanlar Tanrı ölüdür, Tanrı yoktur der ve Tanrı ile ilişkimiz olmaz. Bu düşünceler hayalet görmüş bir insanın düşünceleri ile kıyaslanır. Çünkü hayalet görmüş bir insan mantıksız konuşur, Tanrı’nın yanıltıcı enerjisi ile örtüldüğümüzde Tanrı ölüdür deriz. Fakat bu gerçek değildir. Böylece, kalbimiz temizlemek için mantra söyleme yöntemine ihtiyacımız var. Bu basit yöntemi alarak, Hare Krişna mantrasını söyleyerek. Bu yolda, aile hayatında, klübünde, evinde, yolda—her yerde— Hare Krişna mantrasını söyle ki, kalbini kaplayan, gerçek pozisyonunu kaplayan karanlık gidecektir. Sonra, bünyesel pozisyonunu anlayacaksın.

Science of Self Realization - Chapter 8'den bir bölüm.

Hiç yorum yok: